Jpeg
Joint Photographic Experts Group (Birleşik Fotoğraf Uzmanları Grubu) tarafından standartlaştırılmış bir sayısal görüntü kodlama biçimidir. Bu biçim, 1994 yılında ISO 10918-1 adıyla standartlaşmıştır.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
15 Ağustos 2013 Perşembe
Ayna
Metal yüzeylerin parlatılmasıyla ilk ayna elde edilmiştir.
Daha sonraları ise, cam levhaların bir yüzeyleri civa amalgamaları ile kaplanarak, ayna elde edilmiştir.
Günümüzde ise, genellikle cam levhaların bir yüzü, ince bir gümüş tabakası ile sırlanarak elde edilir. Bazen gümüş yerine alüminyum, altın, hatta platin dahi kullanılır. Alüminyum sırlı aynalar, dalga boyu 0,4 mikrondan küçük olan morötesi ışınları da yansıtırlar. Aynalar; düz, küresel ve parabolik diye üç gruba ayrılırlar.
Milattan önceki zamanlarda Mısırlılar, Etrüskler, Yunanlılar ve Romalılar'ın bronz el aynaları kullandığı bilinmektedir.Çok eskiden metalle kaplanmış cam aynaların kullanıldığına dair kayıtlara da rastlanmaktadır. Fakat bu yöntem o zamanlar yaygınlaşmamıştır.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Metal yüzeylerin parlatılmasıyla ilk ayna elde edilmiştir.
Daha sonraları ise, cam levhaların bir yüzeyleri civa amalgamaları ile kaplanarak, ayna elde edilmiştir.
Günümüzde ise, genellikle cam levhaların bir yüzü, ince bir gümüş tabakası ile sırlanarak elde edilir. Bazen gümüş yerine alüminyum, altın, hatta platin dahi kullanılır. Alüminyum sırlı aynalar, dalga boyu 0,4 mikrondan küçük olan morötesi ışınları da yansıtırlar. Aynalar; düz, küresel ve parabolik diye üç gruba ayrılırlar.
Milattan önceki zamanlarda Mısırlılar, Etrüskler, Yunanlılar ve Romalılar'ın bronz el aynaları kullandığı bilinmektedir.Çok eskiden metalle kaplanmış cam aynaların kullanıldığına dair kayıtlara da rastlanmaktadır. Fakat bu yöntem o zamanlar yaygınlaşmamıştır.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Çalma hastalığı
SEBEPLERİ;
1. Hatalı anne-baba tutumları
Anne babaların aşırı disiplinli ve katı tutumları, çocukların, kardeşleriyle, komşu, arkadaş ve akraba çocuklarıyla sıklıkla kıyaslandığı aile ortamları çalma davranışına zemin hazırlayabilir. Ailenin ekonomik güçlükler nedeniyle çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını giderememesi, anne-babanın paraya aşırı düşkünlüğü veya cimriliği, parayı çocuğa karşı bir tehdit aracı olarak kullanması gibi hatalı tutumlar da, çalma davranışının ortaya çıkmasına neden olabilir.
2. Değersizlik duygusu ve öz-güven eksikliği
3. Kıskançlık ve rekabet duyguları
4. Sevgi ve ilgi eksikliği
Kleptomani gerçek anlamda bir hırsızlık değildir; çalınan nesneler genelde çok değerli olmamakla birlikte bunlar zaten kişinin ihtiyaç duyduğu şeyler de değildir.Bu hastalığa sahip kişiler çalma işlemini çok aleni bir biçimde yaptıkları için psikolojik rahatsızlıkları olduğu hemen anlaşılır.
SEBEPLERİ;
1. Hatalı anne-baba tutumları
Anne babaların aşırı disiplinli ve katı tutumları, çocukların, kardeşleriyle, komşu, arkadaş ve akraba çocuklarıyla sıklıkla kıyaslandığı aile ortamları çalma davranışına zemin hazırlayabilir. Ailenin ekonomik güçlükler nedeniyle çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını giderememesi, anne-babanın paraya aşırı düşkünlüğü veya cimriliği, parayı çocuğa karşı bir tehdit aracı olarak kullanması gibi hatalı tutumlar da, çalma davranışının ortaya çıkmasına neden olabilir.
2. Değersizlik duygusu ve öz-güven eksikliği
3. Kıskançlık ve rekabet duyguları
4. Sevgi ve ilgi eksikliği
Film
İlk öykülü film 1902 yılında Georges Méliès tarafından Le Voyage dans la Lune (Aya Seyahat) adlı filmle gerçekleştirildi. 19. yüzyıla kadar hareketli resimler tamamen görsel bir sanat olmasına karşın ilk sessiz filmlerin kamu tarafından beğenilmişti.
İlk öykülü film 1902 yılında Georges Méliès tarafından Le Voyage dans la Lune (Aya Seyahat) adlı filmle gerçekleştirildi. 19. yüzyıla kadar hareketli resimler tamamen görsel bir sanat olmasına karşın ilk sessiz filmlerin kamu tarafından beğenilmişti.
20. yüzyılınbaşında filmler öyküsel bir yapı geliştirmeye başladı. Kamera hareketleri filmin hikâyesini daha etkili kılacak şekilde uygulanmaya başladı. Filmler sessiz olduğundan seyirciler salon sahipleri filmdeki hikâyenin geçiş şekline göre müzik üretecek bir piyanist veya orkestra kiralamaya başladılar.
1920'lerin başlarında çoğu film için bu amaçla hazır müzik listeleri oluşturuldu.
Cetvel
İlk cetvel M.Ö 1500'lü yıllarda Fildişi kullanılarak yapılmıştır.
İndus vadisi uygarlığı tarafından icat edilmiştir.
İndus vadisi uygarlığı, Güney Asya'daki en eski kent uygarlığıdır. MÖ 3300 yılları dolaylarında bir kent uygarlığı şeklini aldığı kabul edilmektedir. Uygarlığa ilişkin ilk arkeolojik buluntular, 1921 yılında Pakistan'ın Pencap eyaletinde Harappa ve 1922 yılında Sind eyaletindeki Mohenco-daro antik yerleşimlerinde bulunmuştur.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
İlk cetvel M.Ö 1500'lü yıllarda Fildişi kullanılarak yapılmıştır.
İndus vadisi uygarlığı tarafından icat edilmiştir.
İndus vadisi uygarlığı, Güney Asya'daki en eski kent uygarlığıdır. MÖ 3300 yılları dolaylarında bir kent uygarlığı şeklini aldığı kabul edilmektedir. Uygarlığa ilişkin ilk arkeolojik buluntular, 1921 yılında Pakistan'ın Pencap eyaletinde Harappa ve 1922 yılında Sind eyaletindeki Mohenco-daro antik yerleşimlerinde bulunmuştur.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
İstanbul Arkeoloji Müzeleri
İstanbul Arkeoloji Müzesi, çeşitli kültürlere ait bir milyonu aşkın eserle, dünyanın en büyük müzeleri arasındadır. Türkiye'nin müze olarak inşa edilen en eski binasıdır.[2] 19. yüzyılın sonlarında ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey tarafından İmparatorluk Müzesi olarak kurulmuştur ve 13 Haziran 1891 tarihinde ziyarete açılmıştır.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
İstanbul Arkeoloji Müzesi, çeşitli kültürlere ait bir milyonu aşkın eserle, dünyanın en büyük müzeleri arasındadır. Türkiye'nin müze olarak inşa edilen en eski binasıdır.[2] 19. yüzyılın sonlarında ressam ve müzeci Osman Hamdi Bey tarafından İmparatorluk Müzesi olarak kurulmuştur ve 13 Haziran 1891 tarihinde ziyarete açılmıştır.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Güneş gözlüğü
1430 yılında ilk güneş gözlüğünü Çinliler kullanmıştır.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
1430 yılında ilk güneş gözlüğünü Çinliler kullanmıştır.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Su saati
Su saati, suyun düzenli biçimde su miktarının ölçüldüğü bir kabın içine veya kaptan dışarıya akmasına dayanan bir saat türüdür.
Su saatleri güneş saatleri ile birlikte en eski zaman ölçüm yöntemlerinden biridir. Ne zaman icat edildiği bilinmemektedir. Antik Mısır ve Babil'de MÖ 16. yüzyılda kullanıldıkları bilinmektedir. Hindistan ve Çin gibi dünyanın bazı diğer bölgelerinde de su saati kullanımının antik döneme dayandığı bilinmekte olup bu bölgelerde ilk ortaya çıkış tarihi bilinmemektedir. Bazı yazarlar Çin'de MÖ 4000 civarında ortaya çıktığını öne sürmektedir.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Su saati, suyun düzenli biçimde su miktarının ölçüldüğü bir kabın içine veya kaptan dışarıya akmasına dayanan bir saat türüdür.
Su saatleri güneş saatleri ile birlikte en eski zaman ölçüm yöntemlerinden biridir. Ne zaman icat edildiği bilinmemektedir. Antik Mısır ve Babil'de MÖ 16. yüzyılda kullanıldıkları bilinmektedir. Hindistan ve Çin gibi dünyanın bazı diğer bölgelerinde de su saati kullanımının antik döneme dayandığı bilinmekte olup bu bölgelerde ilk ortaya çıkış tarihi bilinmemektedir. Bazı yazarlar Çin'de MÖ 4000 civarında ortaya çıktığını öne sürmektedir.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Fotoğraf
Kelime anlamı, ışık yardımı ile iz bırakmaktır.
Fotoğraf cisimlerden yansıyan elektromanyetik radyasyonun toplanıp odaklanmasıyla oluşturulur. En yaygın rastlanan fotoğraflar insan gözünün görebileceği kalıcı görüntüler yaratan dalga boylarıyla yaratılan fotoğraflardır.
1813'de Joseph Nicepore Niepce ışığa duyarlı bir levha üzerinde, kalıcı görüntüler elde etmeyi başarır.
1835 yılına gelindiğinde, birgün Daguerre ışıklanmış bir levhayı içinde kimyasalların bulunduğu bir kaba yanlışlıkla koyar. Birkaç gün sonra levhayı farkettiğinde, elde ettiği sonuçtan kendi adını vereceği yöntemi bulur. "Daguerrotype" adını verdiği bu buluş, 1839'de Fransız Bilimler Akademisi'nce resmileştirilir.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Kelime anlamı, ışık yardımı ile iz bırakmaktır.
Fotoğraf cisimlerden yansıyan elektromanyetik radyasyonun toplanıp odaklanmasıyla oluşturulur. En yaygın rastlanan fotoğraflar insan gözünün görebileceği kalıcı görüntüler yaratan dalga boylarıyla yaratılan fotoğraflardır.
1813'de Joseph Nicepore Niepce ışığa duyarlı bir levha üzerinde, kalıcı görüntüler elde etmeyi başarır.
1835 yılına gelindiğinde, birgün Daguerre ışıklanmış bir levhayı içinde kimyasalların bulunduğu bir kaba yanlışlıkla koyar. Birkaç gün sonra levhayı farkettiğinde, elde ettiği sonuçtan kendi adını vereceği yöntemi bulur. "Daguerrotype" adını verdiği bu buluş, 1839'de Fransız Bilimler Akademisi'nce resmileştirilir.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Kapalı çarşı
Kapalıçarşı, İstanbul kentinin merkezinde yer alan dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından biridir. Gün içerisindeki en yoğun zamanlarında içinde yarım milyona yakın insan barındırdığı söylenir.
Kapalıçarşı'nın temeli 1461 yılında atılmıştır.
Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır.
Bütün dükkânların genişliği aynı olacak şekilde inşa edilmiştir.
Kapalıçarşı, İstanbul ili Fatih ilçesinin Bayezidağa Mh mahallesinde (Sefif Ağa Sk) yer alıyor.
Kapalıçarşı, İstanbul kentinin merkezinde yer alan dünyanın en büyük ve en eski kapalı çarşılarından biridir. Gün içerisindeki en yoğun zamanlarında içinde yarım milyona yakın insan barındırdığı söylenir.
Kapalıçarşı'nın temeli 1461 yılında atılmıştır.
Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır.
Bütün dükkânların genişliği aynı olacak şekilde inşa edilmiştir.
Kapalıçarşı, İstanbul ili Fatih ilçesinin Bayezidağa Mh mahallesinde (Sefif Ağa Sk) yer alıyor.
Harakiri
Harakiri , Seppuku ("karnı yarmak") iç organların dışarı çıkmasını sağlayan bir tür Japon intihar ritüelidir. Samuraylar seppuku kelimesini kullanırken, sıradan Japon'lar harakiri kelimesini kullanmaktaydı. Günümüzde harakiri daha yaygın olarak bilinmektedir. Çünkü harakiri kelimesi Japoncada "karın deşmek" anlamına geldiği için argo olarak kabul edilir.
Peki Harakiri hangi koşullarda yapılır?
-Efendisinin ölümünden sonra.
-Samuray sınıfının savaşta yenilgi sonucunda.
-Japon toplumunda kabahatli olmak ve bu kabahatin toplumca bilinir hale gelmesi çok büyük utanç sayıldığından zaman zaman uygulayanlar görülmektedir.
Harakiride esas olan, samurayın yaşamı boyunca her an beklediği ölüme kendi eliyle fakat korkunç acılar içerisinde kavuşmasıdır.
Şahıs, Harakiri yapmadan önce banyo yapar, beyaz giyinir ve en sevdiği yemeğini yer, hazır olduğu zaman, bıçağı karnına saplar karnını haç şeklinde (+) keser, iç organlarını dışarı çıkarır, mümkünse toprağa koyar, ve orada ölüverir.
Rumeli
Rumeli, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 15. yüzyıldan itibaren Balkanlar’ın güneyine verilen addır. Rumeli, sözündeki “Rum” kelimesi “Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde olan toprak, halklar” anlamıyla kelimenin yapısına katılmıştır.
Kuzey Bulgaristan, Batı Arnavutluk ve Mora yarımadası tarafındaki Güney Arnavutluk’u, veya diğer bir ifadeyle içerisinde İstanbul ve Selanik, Trakya ve Makedonya’nın dâhil olduğu bölgeleri ifade eder.
Rumeli, Osmanlı İmparatorluğu döneminde 15. yüzyıldan itibaren Balkanlar’ın güneyine verilen addır. Rumeli, sözündeki “Rum” kelimesi “Doğu Roma İmparatorluğu sınırları içinde olan toprak, halklar” anlamıyla kelimenin yapısına katılmıştır.
Kuzey Bulgaristan, Batı Arnavutluk ve Mora yarımadası tarafındaki Güney Arnavutluk’u, veya diğer bir ifadeyle içerisinde İstanbul ve Selanik, Trakya ve Makedonya’nın dâhil olduğu bölgeleri ifade eder.
Jamaika
Jamaika, Küba'nın güneyinde, Büyük Antiller diye geçen adalarda bulunmaktadır.
Jamaika'da nüfusun yaklaşık %70'i Hristiyan, %10'u Rasta, Müslüman, Hindu, Yahudi, Bahai ve digerleri, %21 kadarı da dinsizdir.
Yaklaşık 1.3 milyon yabancı turistin her yıl Jamaika ziyaret eder.
2006 yılının ilk çeyreğinde, Jamaika ekonomisi bir büyüme dönemi geçirmiştir.
Sümela Manastırı
Sümela Manastırı, Trabzon ili, Maçka ilçesi, Altındere köyü sınırları içerisinde yer alan (Eski Yunanca adı: Panagia) deresinin batı yamaçlarında Kara (Eski Yunanca adı: Mela) tepesi üzerinde deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikteki eski Yunan Ortodoks manastır ve kilise kompleksi olup, tam adı Panagia Sumela (Παναγία Σουμελά) veya Theotokos Sumeladır.
Kilisenin MS 365-395 tarihleri arasında inşa edildiği sanılmaktadır.
2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nin izni ile Hıristiyanlarca Meryem Ana'nın göğe yükseliş günü olarak kabul edilen ve kutsal sayılan 15 Ağustos günü 88 yıl aradan sonra ilk ayin düzenlenmiş, ayini Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmiştir.
Sümela Manastırı, Trabzon ili, Maçka ilçesi, Altındere köyü sınırları içerisinde yer alan (Eski Yunanca adı: Panagia) deresinin batı yamaçlarında Kara (Eski Yunanca adı: Mela) tepesi üzerinde deniz seviyesinden 1.150 m yükseklikteki eski Yunan Ortodoks manastır ve kilise kompleksi olup, tam adı Panagia Sumela (Παναγία Σουμελά) veya Theotokos Sumeladır.
Kilisenin MS 365-395 tarihleri arasında inşa edildiği sanılmaktadır.
2010 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti'nin izni ile Hıristiyanlarca Meryem Ana'nın göğe yükseliş günü olarak kabul edilen ve kutsal sayılan 15 Ağustos günü 88 yıl aradan sonra ilk ayin düzenlenmiş, ayini Fener Rum Patriği Dimitri Bartholomeos yönetmiştir.
Winston (sigara)
Winston, R.J. Reynolds Tobacco (diğer adıyla RJR Nabisco) şirketi ve bağlı şirketler tarafından üretilen sigara markası.
Winston 1954 yılında ortaya çıkmıştır. 1966-1972 yıllarını kapsayan bu satış başarısında "Winston tastes good like a cigarette should" (winston, bir sigaradan beklenen lezzette) şeklindeki slogan etkili olmuştur.
Ülkemizde dağıtımını Sabancı Holding yapmaktadır.
Winston, R.J. Reynolds Tobacco (diğer adıyla RJR Nabisco) şirketi ve bağlı şirketler tarafından üretilen sigara markası.
Winston 1954 yılında ortaya çıkmıştır. 1966-1972 yıllarını kapsayan bu satış başarısında "Winston tastes good like a cigarette should" (winston, bir sigaradan beklenen lezzette) şeklindeki slogan etkili olmuştur.
Ülkemizde dağıtımını Sabancı Holding yapmaktadır.
Winston Churchill
Winston Leonard Spencer-Churchill, (d. 30 Kasım 1874 Oxfordshire - ö. 24 Ocak 1965, Londra), Britanyalı devlet adamıdır.
30 Kasım 1874'te, Randolph Churchill ve Amerikalı eşi Jennie Jerome'un oğlu olarak dünyaya geldi. 1895'te Kraliyet Harp Okulunu bitirdi ve orduya girdi. Boer Savaşı'nda esir düştü ve kaçarak milli kahraman haline geldi. On ay sonra, Muhafazakar Parti'den milletvekili seçildi.
1904’te Liberal Parti'ye girdi. 1911’de Bahriye Nazırı oldu. Başarılı siyasi kariyeri 1916 Gelibolu yenilgisinden sonra düşüşe geçti. Sadece donanmayla Çanakkale Boğazı'nın geçilebileceği, ardından da rahatça İstanbul’a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı, Türklerin umulandan çok daha başarılı bir savunma yapması; müttefik ordusunun tarihi yenilgisine yol açtı. Bu başarısızlığın mimarı olarak nitelendirilen Churchill, Britanya halkı karşında çok zor bir durumda kaldı ve muhaliflerinin de zorlamasıyla görevinden ayrıldı. Ancak 1917’de Cephane Bakanlığı'na ve Harbiye Bakanlığı'na getirildi. 1924'te tekrar Muhafazakar Partiye girdi. Maliye Bakanı oldu (1924-1929).
Winston Leonard Spencer-Churchill, (d. 30 Kasım 1874 Oxfordshire - ö. 24 Ocak 1965, Londra), Britanyalı devlet adamıdır.
30 Kasım 1874'te, Randolph Churchill ve Amerikalı eşi Jennie Jerome'un oğlu olarak dünyaya geldi. 1895'te Kraliyet Harp Okulunu bitirdi ve orduya girdi. Boer Savaşı'nda esir düştü ve kaçarak milli kahraman haline geldi. On ay sonra, Muhafazakar Parti'den milletvekili seçildi.
1904’te Liberal Parti'ye girdi. 1911’de Bahriye Nazırı oldu. Başarılı siyasi kariyeri 1916 Gelibolu yenilgisinden sonra düşüşe geçti. Sadece donanmayla Çanakkale Boğazı'nın geçilebileceği, ardından da rahatça İstanbul’a ulaşılabileceği konusundaki ısrarcı tavrı, Türklerin umulandan çok daha başarılı bir savunma yapması; müttefik ordusunun tarihi yenilgisine yol açtı. Bu başarısızlığın mimarı olarak nitelendirilen Churchill, Britanya halkı karşında çok zor bir durumda kaldı ve muhaliflerinin de zorlamasıyla görevinden ayrıldı. Ancak 1917’de Cephane Bakanlığı'na ve Harbiye Bakanlığı'na getirildi. 1924'te tekrar Muhafazakar Partiye girdi. Maliye Bakanı oldu (1924-1929).
İkiz
Erkekler milyonlarca sperm bırakmasına rağmen kadında bir yumurta döllenir, yumurta döllendikten sonra bebeğin yaşam süreci başlamıştır. Yumurtaya bu haldeyken zigot denir, zigot çok hızlı gelişim göstererek bölünmeye başlar ve embriyo halini alır. Ama bazen gelişim sırasında bu embriyo kendini 2'ye ayırır ve bu 2 ayrı yumurta birbirinden bağımsız ama eşit olarak gelişmeye devam eder.
Ve bu da anne karnına 2 bebeğin meydana gelmesiyle sonuçlanır.
Bu şekilde olan ikizlerin genetik özellikleri ve DNA yapıları aynı olur, ayrıca bu tip oluşan ikiz durumda ikizlerin kız-erkek olma ihtimali yoktur.
Birbirine benzemeyen ikizlerde ise nadir bir durum olarak anne aynı ayda 2 yumurta üretir, spermlerde bu 2 yumurtayı da döller. Bu sebepten doğan bebekler birbirlerinden farklı olurlar.
Erkekler milyonlarca sperm bırakmasına rağmen kadında bir yumurta döllenir, yumurta döllendikten sonra bebeğin yaşam süreci başlamıştır. Yumurtaya bu haldeyken zigot denir, zigot çok hızlı gelişim göstererek bölünmeye başlar ve embriyo halini alır. Ama bazen gelişim sırasında bu embriyo kendini 2'ye ayırır ve bu 2 ayrı yumurta birbirinden bağımsız ama eşit olarak gelişmeye devam eder.
Ve bu da anne karnına 2 bebeğin meydana gelmesiyle sonuçlanır.
Bu şekilde olan ikizlerin genetik özellikleri ve DNA yapıları aynı olur, ayrıca bu tip oluşan ikiz durumda ikizlerin kız-erkek olma ihtimali yoktur.
Birbirine benzemeyen ikizlerde ise nadir bir durum olarak anne aynı ayda 2 yumurta üretir, spermlerde bu 2 yumurtayı da döller. Bu sebepten doğan bebekler birbirlerinden farklı olurlar.
İslamiyette cuma günü
İslamiyet inancına göre Cuma günü, Hz.Adem'in yaratıldığı gün, cennete girdiği gün, cennetten çıkarıldığı gün ve kıyametin kopacağı gün olarak hadislerde belirtilmiştir.
Yine Cuma gününüm müminlerin bayramı olduğuna ve yapılan sevaplar ve günahların iki katı ile karşılık bulacağından söz edilir.
Cuma günleri, öğlen namazından önce Cuma namazı kılınır.
Hristiyanlıkta cuma günü
Kutsal Cuma dünya genelindeki Hristiyanların İsa Mesih'in çarmıha gerilişini ve Golgotha'da ölüşünü andıkları dini gündür. Triduum'un parçası olan Kutsal Hafta'da Paskalya Pazarı'ndan önceki cumaya denk gelen Kutsal Cuma, Musevilerin Hamursuz Bayramı ile çakışabilir. Hayırlı Cuma, Büyük Cuma veya Paskalya Cuması olarak da bilinir; ancak Paskalya Cuması aslında Paskalya Haftası'ndaki cumadır.
Kutsal Cuma dünya genelindeki Hristiyanların İsa Mesih'in çarmıha gerilişini ve Golgotha'da ölüşünü andıkları dini gündür. Triduum'un parçası olan Kutsal Hafta'da Paskalya Pazarı'ndan önceki cumaya denk gelen Kutsal Cuma, Musevilerin Hamursuz Bayramı ile çakışabilir. Hayırlı Cuma, Büyük Cuma veya Paskalya Cuması olarak da bilinir; ancak Paskalya Cuması aslında Paskalya Haftası'ndaki cumadır.
Diofizit
Diofizit, Nestorius'un savunuculuğunu yaptığı görüş. Monofizit kavramının zıddı.
Bu görüşe göre:
İsa'ya 30 yaşındayken Kelam'ın indiği,
O zamana kadar Meryem'den doğan İsa'nın saf ve günahsız bir insan olduğu,
Tanrılık vasfının ancak Kelam geldikten sonra meydana geldiğini ve ancak o zamandan sonra hem insan hem de tanrı karakterlerinin her ikisini de taşıdığı,
Meryem'in, Tanrı olan İsa'nın değil, insan olan İsa'nın annesi olduğu kabul edilir.
Dolayısıyla, bu görüşe göre Meryem "Tanrı'nın annesi" (Theotokos) değil Mesih İsa'nın annesidir; Tanrı doğurulamaz dolayısıyla da İsa, Baba ile aynı özden olamaz. Ancak, Kelam'ın gelmesinden sonra İsa'da hem insansal, hem de tanrısal bir arada varolmuş, İsa hem tanrı hem de insan olmuştur. İsa kelamın gelmesinden sonra bu iki tabiatı da taşır (Diofizit).
Bu görüşe göre çarmıha gerilirken tanrısal tabiat İsa'dan ayrılmış sadece insan olan İsa acı çekmiş, çektiği acılar Tanrı olan İsa'ya dokunmamıştır.
Bu görüşleri Roma ve Yunan kiliseleri kabul etmemişler, 431 yılında toplanan I. Efes Konsili'nce reddedilmiş ancak Nestorius aforoz edilmemiş, sadece görevden alınmıştır. Faaliyetlerine devam eden Nestorius güçlenmeye başlayınca MS 449 yılında Efes'te toplanan II. Efes Konsili'inde alınan kararla Nestorius aforoz edilmiş ve sonuç olarak Nestorius'un görüşlerinin savunanlar kendi özel kiliselerini kurmuşlardır.
Günümüzde Asuri (Nasturi) ve Keldani kiliseleri diofizit görüşe sahip olan kiliselerdir.
Diofizit, Nestorius'un savunuculuğunu yaptığı görüş. Monofizit kavramının zıddı.
Bu görüşe göre:
İsa'ya 30 yaşındayken Kelam'ın indiği,
O zamana kadar Meryem'den doğan İsa'nın saf ve günahsız bir insan olduğu,
Tanrılık vasfının ancak Kelam geldikten sonra meydana geldiğini ve ancak o zamandan sonra hem insan hem de tanrı karakterlerinin her ikisini de taşıdığı,
Meryem'in, Tanrı olan İsa'nın değil, insan olan İsa'nın annesi olduğu kabul edilir.
Dolayısıyla, bu görüşe göre Meryem "Tanrı'nın annesi" (Theotokos) değil Mesih İsa'nın annesidir; Tanrı doğurulamaz dolayısıyla da İsa, Baba ile aynı özden olamaz. Ancak, Kelam'ın gelmesinden sonra İsa'da hem insansal, hem de tanrısal bir arada varolmuş, İsa hem tanrı hem de insan olmuştur. İsa kelamın gelmesinden sonra bu iki tabiatı da taşır (Diofizit).
Bu görüşe göre çarmıha gerilirken tanrısal tabiat İsa'dan ayrılmış sadece insan olan İsa acı çekmiş, çektiği acılar Tanrı olan İsa'ya dokunmamıştır.
Bu görüşleri Roma ve Yunan kiliseleri kabul etmemişler, 431 yılında toplanan I. Efes Konsili'nce reddedilmiş ancak Nestorius aforoz edilmemiş, sadece görevden alınmıştır. Faaliyetlerine devam eden Nestorius güçlenmeye başlayınca MS 449 yılında Efes'te toplanan II. Efes Konsili'inde alınan kararla Nestorius aforoz edilmiş ve sonuç olarak Nestorius'un görüşlerinin savunanlar kendi özel kiliselerini kurmuşlardır.
Günümüzde Asuri (Nasturi) ve Keldani kiliseleri diofizit görüşe sahip olan kiliselerdir.
Kalkedon Konsili
Kalkedon Konsili veya Kadıköy Konsili, 451 yılında 8 Ekim’de başlayıp 1 Kasım’da sonlanmış ekümenik konsildir. Kalkedon bugün İstanbul şehri içerisinde kalan Kadıköy ilçesinin merkezidir.
Batı Ortodoksları, Roma Katolikleri ile birçok diğer batı hristiyanlarının 4. ekümenik konsili olarak kabul edilir. Konsilde Eutyches’in monofizitizm doktrini reddedilmiş ve İsa’nın hem tam anlamıyla insan hem de tam anlamıyla ilâh olduğu tanımlamasını yapan "Kalkedon Amentüsü" ortaya atılmıştır.
Kalkedon Konsili veya Kadıköy Konsili, 451 yılında 8 Ekim’de başlayıp 1 Kasım’da sonlanmış ekümenik konsildir. Kalkedon bugün İstanbul şehri içerisinde kalan Kadıköy ilçesinin merkezidir.
Batı Ortodoksları, Roma Katolikleri ile birçok diğer batı hristiyanlarının 4. ekümenik konsili olarak kabul edilir. Konsilde Eutyches’in monofizitizm doktrini reddedilmiş ve İsa’nın hem tam anlamıyla insan hem de tam anlamıyla ilâh olduğu tanımlamasını yapan "Kalkedon Amentüsü" ortaya atılmıştır.
Monofizit
Hıristiyanlıkta İsa'nın kimliği ve tabiatı hakkında bir görüş ve bu görüşe sahip olan kişi ya da bu görüşü savunan kiliseler.
İnanç
Bu görüşün diofizit görüşten farkı, İsa'da var olduğuna inanılan İnsanî ve İlâhî tabiatların katışma ve değişme olmaksızın tek bir tabiatta birleşmesi ve tek tabiata dönüşmesidir. Buna göre kelam, İsa ile birleşmeden önce de İsa Tanrı idi ve Meryem'den doğan çocuk (İsa) tam bir insan ve tam bir tanrıdır.
Dolayısıyla da Meryem Theotokos, yani Tanrı'nın annesidir. İsa'da bulunan Tanrılık ve İnsanlık özellikleri değişmeksizin birleşmişlerdir ve birbirinden ayrılamazlar, dolayısıyla haç üzerinde acı çeken İsa'nın sadece insansal doğası değil, aynı zamanda da tanrısal doğasıdır.
451 yılında toplanan Kadıköy Konsili'nde bu görüş mahkûm edilmiştir. Bunun üzerine konsil kararlarını tanımayanlar Ortodoksluk'tan ayrılmışlar, ilk üç Ekümenik Konsil'in kararlarını saymışlar (İznik 325), Birinci İstanbul 381 ve Birinci Efes Konsili 431) ve diğerlerini tanımamışlardır.
Hıristiyanlıkta İsa'nın kimliği ve tabiatı hakkında bir görüş ve bu görüşe sahip olan kişi ya da bu görüşü savunan kiliseler.
İnanç
Bu görüşün diofizit görüşten farkı, İsa'da var olduğuna inanılan İnsanî ve İlâhî tabiatların katışma ve değişme olmaksızın tek bir tabiatta birleşmesi ve tek tabiata dönüşmesidir. Buna göre kelam, İsa ile birleşmeden önce de İsa Tanrı idi ve Meryem'den doğan çocuk (İsa) tam bir insan ve tam bir tanrıdır.
Dolayısıyla da Meryem Theotokos, yani Tanrı'nın annesidir. İsa'da bulunan Tanrılık ve İnsanlık özellikleri değişmeksizin birleşmişlerdir ve birbirinden ayrılamazlar, dolayısıyla haç üzerinde acı çeken İsa'nın sadece insansal doğası değil, aynı zamanda da tanrısal doğasıdır.
451 yılında toplanan Kadıköy Konsili'nde bu görüş mahkûm edilmiştir. Bunun üzerine konsil kararlarını tanımayanlar Ortodoksluk'tan ayrılmışlar, ilk üç Ekümenik Konsil'in kararlarını saymışlar (İznik 325), Birinci İstanbul 381 ve Birinci Efes Konsili 431) ve diğerlerini tanımamışlardır.
Cam
Cam ani soğutulmuş alkali ve toprak alkali metal oksitleriyle, diğer bazı metal oksitlerin çözülmesinden oluşan akışkan bir malzeme olup ana maddesi (SiO2) silisyumdur.
Cam amorf yapısını koruyarak katılaşır. Üretim sırasında hızlı soğuma nedeniyle kristal yapı yerine amorf yapı oluşur. Bu yapı cama sağlamlık ve saydamlık özelliğini kazandırır.
Camın tarihi antik çağlara uzanır. İlk olarak ne zaman üretildiği net olarak bilinmese de mevcut en eski cam eşyalar yaklaşık olarak MÖ 2500 yılına ait Antik Mısır boncuklarıdır. Daha geç dönem Mısır bulgularında ise tüye benzer renkli zikzak paternleri olan cam kaplara rastlanır. Modern anlamda camdan mozaik yapımına ise Ptolemaic dönemde İskenderiye'de ve Antik Roma medeniyetlerinde rastlanır.
Adi camın bileşimine giren üç grup madde vardır. Bunlar cam haline gelebilen oksitler, eriticiler ve stabilizatörler denilen maddelerdir. Camın bileşimine giren bu maddeler kum-soda-kireç olarak da adlandırılabilirler. Adi camın bileşimine giren maddelerin dışında cama önemli özellikler kazandıran ve üretimde bazı yararlar sağlayan yardımcı bileşenler vardır.
http://www.youtube.com/watch?v=QiwUJP36Kfk
Cam ani soğutulmuş alkali ve toprak alkali metal oksitleriyle, diğer bazı metal oksitlerin çözülmesinden oluşan akışkan bir malzeme olup ana maddesi (SiO2) silisyumdur.
Cam amorf yapısını koruyarak katılaşır. Üretim sırasında hızlı soğuma nedeniyle kristal yapı yerine amorf yapı oluşur. Bu yapı cama sağlamlık ve saydamlık özelliğini kazandırır.
Camın tarihi antik çağlara uzanır. İlk olarak ne zaman üretildiği net olarak bilinmese de mevcut en eski cam eşyalar yaklaşık olarak MÖ 2500 yılına ait Antik Mısır boncuklarıdır. Daha geç dönem Mısır bulgularında ise tüye benzer renkli zikzak paternleri olan cam kaplara rastlanır. Modern anlamda camdan mozaik yapımına ise Ptolemaic dönemde İskenderiye'de ve Antik Roma medeniyetlerinde rastlanır.
Adi camın bileşimine giren üç grup madde vardır. Bunlar cam haline gelebilen oksitler, eriticiler ve stabilizatörler denilen maddelerdir. Camın bileşimine giren bu maddeler kum-soda-kireç olarak da adlandırılabilirler. Adi camın bileşimine giren maddelerin dışında cama önemli özellikler kazandıran ve üretimde bazı yararlar sağlayan yardımcı bileşenler vardır.
http://www.youtube.com/watch?v=QiwUJP36Kfk
Kum saati
Akış hızının sabit olmayıp, işlemin toplam süresinin sabit oluşu bu saatlerin dezavantajıdır. Saatlerde kumun yanında, zaman zaman pudra haline getirilmiş yumurta kabuğu, cıva ya da ince toz siyah mermer de kullanılmıştır.
Kum saati, Avrupa’da ilk kez 8. yüzyılda bir papazın buluşuyla kullanılmaya başlanmıştır. Camcılık becerisi geliştikçe, kumun doldurulduğu ağız da eritilerek kapatılmış ve nemlenerek akışın zorlaşmaması sağlanmıştır.
Ama onun öncesinde M.Ö 4000'lerde Mısırlılar, Güneş saati gece çalışmıyor diye, kum saatini ve su saatini icat etmişler.
Akış hızının sabit olmayıp, işlemin toplam süresinin sabit oluşu bu saatlerin dezavantajıdır. Saatlerde kumun yanında, zaman zaman pudra haline getirilmiş yumurta kabuğu, cıva ya da ince toz siyah mermer de kullanılmıştır.
Kum saati, Avrupa’da ilk kez 8. yüzyılda bir papazın buluşuyla kullanılmaya başlanmıştır. Camcılık becerisi geliştikçe, kumun doldurulduğu ağız da eritilerek kapatılmış ve nemlenerek akışın zorlaşmaması sağlanmıştır.
Ama onun öncesinde M.Ö 4000'lerde Mısırlılar, Güneş saati gece çalışmıyor diye, kum saatini ve su saatini icat etmişler.
Saat
Saat, ilk defa MÖ 4000'lerde Mısır'da kullanılmaya başlanmıştır. Mısırlılar, Güneş'in her gün belirli bir düzende doğup battığını keşfetmişti.
Bundan yararlanarak güneş saatini icat etmeyi başardılar. Bu saat çeşidinde dik duran bir cismin güneşin geliş açısına göre oluşturduğu gölge boyuna bakılarak saat hesaplanıyordu. Ancak güneş saatinin bir eksikliği vardı. Geceleri güneş olmadığından dolayı çalışamıyordu.
Bunun üzerine Antik Mısırlılar kum saati ve su saatini icat ettiler.
Bundan yararlanarak güneş saatini icat etmeyi başardılar. Bu saat çeşidinde dik duran bir cismin güneşin geliş açısına göre oluşturduğu gölge boyuna bakılarak saat hesaplanıyordu. Ancak güneş saatinin bir eksikliği vardı. Geceleri güneş olmadığından dolayı çalışamıyordu.
Bunun üzerine Antik Mısırlılar kum saati ve su saatini icat ettiler.
Wilt Chamberlain
Wilton Norman "Wilt" Chamberlain, (d. 21 Ağustos 1936 – ö. 12 Ekim 1999) lakabı Wilt the Stilt, The Big Dipper ve Chairman of the Boards olan ABD'li profesyonel basketbolcudur.
NBA takımlarından Philadelphia/San Francisco Warriors, Philadelphia 76ers ve Los Angeles Lakers'ın yanı sıra Harlem Globetrotters'da da forma giymiştir. 2.16 boyundaki oyuncu, çaylak sezonunda 114 kg. iken, önce 125 kg.'a, son olarak da Lakers'da oynadığı dönemde 135 kg'ın üzerine çıkmış, oynadığı pivot pozisyonunda NBA tarihinin en dominant ve başarılı oyuncularından biri olarak kabul edilmiştir.
2 Mart 1962'de Amerikalı Wilt Chamberlain bir basket maçında kendi başına tam 100 sayı atmıştır.
Wilton Norman "Wilt" Chamberlain, (d. 21 Ağustos 1936 – ö. 12 Ekim 1999) lakabı Wilt the Stilt, The Big Dipper ve Chairman of the Boards olan ABD'li profesyonel basketbolcudur.
NBA takımlarından Philadelphia/San Francisco Warriors, Philadelphia 76ers ve Los Angeles Lakers'ın yanı sıra Harlem Globetrotters'da da forma giymiştir. 2.16 boyundaki oyuncu, çaylak sezonunda 114 kg. iken, önce 125 kg.'a, son olarak da Lakers'da oynadığı dönemde 135 kg'ın üzerine çıkmış, oynadığı pivot pozisyonunda NBA tarihinin en dominant ve başarılı oyuncularından biri olarak kabul edilmiştir.
2 Mart 1962'de Amerikalı Wilt Chamberlain bir basket maçında kendi başına tam 100 sayı atmıştır.
Topkapı Sarayı
Topkapı Sarayı Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478’de yaptırılmış, Abdülmecit’in Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırmasına kadar yaklaşık 380 sene boyunca devletin idare merkezi ve Osmanlı padişahlarının resmi ikametgahı olmuştur.
Kuruluş yıllarında yaklaşık 700.000 m.² lik bir alanda yer alan sarayın bugünkü alanı 80.000 m² dir.
Topkapı Sarayı’nın ilk defa, adeta bir müze gibi ziyarete açılması Abdülmecit dönemine rastlamıştır.
Topkapı Sarayı Fatih Sultan Mehmed tarafından 1478’de yaptırılmış, Abdülmecit’in Dolmabahçe Sarayı’nı yaptırmasına kadar yaklaşık 380 sene boyunca devletin idare merkezi ve Osmanlı padişahlarının resmi ikametgahı olmuştur.
Kuruluş yıllarında yaklaşık 700.000 m.² lik bir alanda yer alan sarayın bugünkü alanı 80.000 m² dir.
Topkapı Sarayı’nın ilk defa, adeta bir müze gibi ziyarete açılması Abdülmecit dönemine rastlamıştır.
Vatan Caddesi
Vatan Caddesi olarak bilinen yolun günümüzdeki adı Adnan Menderes Bulvarı'dır. Yaklaşık 2.5 km uzunluğunda olan Adnan Menderes Bulvarı 1956-1957'de, dönemin başbakanı Adnan Menderes'in İstanbul'da giriştiği bir dizi imar operasyonu sonucunda Vatan Caddesi adıyla açılmış ve hizmete girmiştir. Cadde'de resmi bayram ve İstanbul'un Kurtuluşu günlerinde Vali, Belediye Başkanı ve diğer resmi erkanın katılımıyla geçit töreni düzenlenmektedir.
Vatan Caddesi olarak bilinen yolun günümüzdeki adı Adnan Menderes Bulvarı'dır. Yaklaşık 2.5 km uzunluğunda olan Adnan Menderes Bulvarı 1956-1957'de, dönemin başbakanı Adnan Menderes'in İstanbul'da giriştiği bir dizi imar operasyonu sonucunda Vatan Caddesi adıyla açılmış ve hizmete girmiştir. Cadde'de resmi bayram ve İstanbul'un Kurtuluşu günlerinde Vali, Belediye Başkanı ve diğer resmi erkanın katılımıyla geçit töreni düzenlenmektedir.
Mit
Millî İstihbarat Teşkilâtı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine ve millî gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan gelecek mevcut ve muhtemel tehditler hakkında bilgi toplamak, önlem almak ve gerekli durumlarda ilgili makamları uyarmakla görevli teşkilâttır.
Atatürk'ün 1925 yılında "...muasır devletlerde olduğu gibi, bizde de modern bir istihbarat teşekkülü kurmak mecburiyetindeyiz..." direktifi doğrultusunda kurulmuştur.
Millî İstihbarat Teşkilâtı, Türkiye Cumhuriyeti'nin bölünmez bütünlüğüne, anayasal düzenine, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine ve millî gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan gelecek mevcut ve muhtemel tehditler hakkında bilgi toplamak, önlem almak ve gerekli durumlarda ilgili makamları uyarmakla görevli teşkilâttır.
Atatürk'ün 1925 yılında "...muasır devletlerde olduğu gibi, bizde de modern bir istihbarat teşekkülü kurmak mecburiyetindeyiz..." direktifi doğrultusunda kurulmuştur.
93 Harbi
93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, (Rusça: Русско-турецкая война, Russko-turetskaya voyna; 1877-1878) Osmanlı padişahı II. Abdülhamit ve Rus çarı II. Alexander döneminde yapılmış olan bir Osmanlı-Rus Savaşı'dır.
Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir.
Savaşa hazırlıksız yakalanan Osmanlı Devleti, çok ağır bir yenilgi almıştır.
93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı, (Rusça: Русско-турецкая война, Russko-turetskaya voyna; 1877-1878) Osmanlı padişahı II. Abdülhamit ve Rus çarı II. Alexander döneminde yapılmış olan bir Osmanlı-Rus Savaşı'dır.
Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir.
Savaşa hazırlıksız yakalanan Osmanlı Devleti, çok ağır bir yenilgi almıştır.
Osman Hamdi Bey
Osman Hamdi, (d. 30 Aralık 1842, İstanbul - ö. 24 Şubat 1910 İstanbul) Osmanlı arkeolog, müzeci, ressam ve Kadıköy'ün ilk belediye başkanı.
İlk Türk arkeoloğu kabul edilir.[kaynak belirtilmeli] En önemli arkeolojik kazısı 1887-1888’de gerçekleştirildiği Sayda Kral Mezarlığı (Lübnan) kazılardır. Bu kazılar sırasında dünyaca ünlü İskender Lahidi’ni bulmuştur.
Osman Hamdi, (d. 30 Aralık 1842, İstanbul - ö. 24 Şubat 1910 İstanbul) Osmanlı arkeolog, müzeci, ressam ve Kadıköy'ün ilk belediye başkanı.
İlk Türk arkeoloğu kabul edilir.[kaynak belirtilmeli] En önemli arkeolojik kazısı 1887-1888’de gerçekleştirildiği Sayda Kral Mezarlığı (Lübnan) kazılardır. Bu kazılar sırasında dünyaca ünlü İskender Lahidi’ni bulmuştur.
Joseph Wilson Swan
1856’da fotoğraf levhalarına ışığa duyarlı maddeyi sıvamakta kullanılan ve nitroselülozun bir alkol eter karışımındaki çözeltisi olan kolodyumun elde edilmesi yönteminin geliştirilmesi, 1872’de, o zamana değin kullanılan yaş fotoğraf levhası (camı) yerine, bugünkü fotoğraf filmine ulaşılmasında önemli bir adım olan kuru fotoğraf levhasını, 1871’de de gümüş bromürlü fotoğraf kağıdını bulmasıdır.
1856’da fotoğraf levhalarına ışığa duyarlı maddeyi sıvamakta kullanılan ve nitroselülozun bir alkol eter karışımındaki çözeltisi olan kolodyumun elde edilmesi yönteminin geliştirilmesi, 1872’de, o zamana değin kullanılan yaş fotoğraf levhası (camı) yerine, bugünkü fotoğraf filmine ulaşılmasında önemli bir adım olan kuru fotoğraf levhasını, 1871’de de gümüş bromürlü fotoğraf kağıdını bulmasıdır.
Thomas Edison
1879'da Edison bir elektrik ampulü icat etti.[22]Kömürleştirilmiş iplikten Flamanlarla deneyler yaptıktan sonra karbonlaştırılmış kâğıt flamanda karar kıldı.[23] 1880’de evde güvenle kullanılabilecek ampuller üreterek tanesini 2,5 dolara satmaya başladı.
Ancak 1878 yılında bir İngiliz bilim adamı olan Joseph Wilson Swan da bir elektrik ampulü icat etmiştir. Ampul camdı ve içinde kömürleştirilmiş bir flaman bulunuyordu. Swan, ampulün içindeki havayı boşaltdı çünkü havasız ortamda flaman yanıp tükenmiyordu. Bu iki bilim adamı güçlerini birleştirmeye karar vererek Edison ve Swan Elektrikli Aydınlatma Şirketi’ni kurdular.[24]
1879'da Edison bir elektrik ampulü icat etti.[22]Kömürleştirilmiş iplikten Flamanlarla deneyler yaptıktan sonra karbonlaştırılmış kâğıt flamanda karar kıldı.[23] 1880’de evde güvenle kullanılabilecek ampuller üreterek tanesini 2,5 dolara satmaya başladı.
Ancak 1878 yılında bir İngiliz bilim adamı olan Joseph Wilson Swan da bir elektrik ampulü icat etmiştir. Ampul camdı ve içinde kömürleştirilmiş bir flaman bulunuyordu. Swan, ampulün içindeki havayı boşaltdı çünkü havasız ortamda flaman yanıp tükenmiyordu. Bu iki bilim adamı güçlerini birleştirmeye karar vererek Edison ve Swan Elektrikli Aydınlatma Şirketi’ni kurdular.[24]
Elektrik
Antik Yunan'da kehribarın (Grekçe:ήλεκτρον, elektron) sürtünmesi ile diğer nesneleri çektiğini gözlemlemiş ve bu güce elektrik adını vermişlerdir.
Yüzyıllar sonra, 1752'de, Benjamin Franklin elektrik üzerine deneyler gerçekleştirmiş ve yıldırım ile dural elektrik (statik elektrik) arasındaki bağı tanınmış uçurtma deneyi ile incelemiştir. Bilimsel toplulukta elektriğin tekrar ilgi odağı olması ile, Luigi Galvani (1737-1798), Alessandro Volta (1745-1827), Michael Faraday (1791-1867), André-Marie Ampère (1775-1836), ve Georg Simon Ohm (1789-1854) çalışmaları ile önemli katkıda bulunmuşlardır.
Eski yunanlı düşünür Miletli Thales MÖ yaklaşık 600 yılında,bir kürk parçasını sürtünen kehribarın saman çöpü,kuş tüyü gibi hafif cisimleri çektiğini bulmuştu.Bu nedenle birçok dile yerleşmiş olan elektrik terimi’’Amper’’anlamındaki yunanca ‘’elektron’’sözcüğün den türetilmiştir.
Antik Yunan'da kehribarın (Grekçe:ήλεκτρον, elektron) sürtünmesi ile diğer nesneleri çektiğini gözlemlemiş ve bu güce elektrik adını vermişlerdir.
Yüzyıllar sonra, 1752'de, Benjamin Franklin elektrik üzerine deneyler gerçekleştirmiş ve yıldırım ile dural elektrik (statik elektrik) arasındaki bağı tanınmış uçurtma deneyi ile incelemiştir. Bilimsel toplulukta elektriğin tekrar ilgi odağı olması ile, Luigi Galvani (1737-1798), Alessandro Volta (1745-1827), Michael Faraday (1791-1867), André-Marie Ampère (1775-1836), ve Georg Simon Ohm (1789-1854) çalışmaları ile önemli katkıda bulunmuşlardır.
Eski yunanlı düşünür Miletli Thales MÖ yaklaşık 600 yılında,bir kürk parçasını sürtünen kehribarın saman çöpü,kuş tüyü gibi hafif cisimleri çektiğini bulmuştu.Bu nedenle birçok dile yerleşmiş olan elektrik terimi’’Amper’’anlamındaki yunanca ‘’elektron’’sözcüğün den türetilmiştir.
Baykuş
Al purple” yani “mor ışık görüntüsüne” sebep olan kimyasal bir madde bulunur. Rod hücreleri, en küçük bir ışığı bile kimyasal bir sinyale çevirirler. Böylece insanın sadece bir ışık parıltısını fark ettiği yerde baykuş buradaki cismi bütün teferruatı ile görür. Bütün kuşlarda üst göz kapağı alttakine geldiği halde baykuşlarda olay tersinedir.Mavi rengi görebilen tek kuş türüdür.
Al purple” yani “mor ışık görüntüsüne” sebep olan kimyasal bir madde bulunur. Rod hücreleri, en küçük bir ışığı bile kimyasal bir sinyale çevirirler. Böylece insanın sadece bir ışık parıltısını fark ettiği yerde baykuş buradaki cismi bütün teferruatı ile görür. Bütün kuşlarda üst göz kapağı alttakine geldiği halde baykuşlarda olay tersinedir.Mavi rengi görebilen tek kuş türüdür.
Istakoz
Yaygın inanışın aksine canlı haşlanarak yenilmek zorundadır ve bu işlem sırasında bağıramaz. Çünkü diğer kabuklu deniz hayvanları gibi ses telleri yoktur. Çıkan sesler aniden çok sıcak suya maruz kalıp, çatırdayan kabuklarından gelir. Ani ölüm gereklidir yoksa su dışında kalan istakoz bir çeşit salgıyla ölmeden evvel kendi etini yenilmez hale getirir hatta zehirlenmeye sebebiyet verebilir.
Kanın rengini içinde taşıdığı pigmentler verir. "Hemoglobin" (omurgalılarda) ve "hemoeritrin" pigmentini içeren kanlar kırmızı renkli olur. Bunların yapısında "demir" elementi vardır. Hemosiyanin pigmentini (bazı eklembacaklılar, yumuşakçalar gibi) içeren kanlarsa mavi renkli olur. Bunların yapısında demir yerine "bakır" elementi bulunur.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Yaygın inanışın aksine canlı haşlanarak yenilmek zorundadır ve bu işlem sırasında bağıramaz. Çünkü diğer kabuklu deniz hayvanları gibi ses telleri yoktur. Çıkan sesler aniden çok sıcak suya maruz kalıp, çatırdayan kabuklarından gelir. Ani ölüm gereklidir yoksa su dışında kalan istakoz bir çeşit salgıyla ölmeden evvel kendi etini yenilmez hale getirir hatta zehirlenmeye sebebiyet verebilir.
Kanın rengini içinde taşıdığı pigmentler verir. "Hemoglobin" (omurgalılarda) ve "hemoeritrin" pigmentini içeren kanlar kırmızı renkli olur. Bunların yapısında "demir" elementi vardır. Hemosiyanin pigmentini (bazı eklembacaklılar, yumuşakçalar gibi) içeren kanlarsa mavi renkli olur. Bunların yapısında demir yerine "bakır" elementi bulunur.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Kağıt
Kağıt ve kağıt hamurunun yapım sürecinde; kağıdın arkeolojik olarak ilk defa parçaları Çin'de bulunmuş ve bu parçaların MÖ 2'nci yüzyıla ait olduğu tespit edilmiştir.
Bu dönemde Çin Han hanedanlığında bulunan mahkemelerde görevli Cai Lun (Eski Mısır'da kullanılan papirüs'ten farklı olarak) kağıt ve kağıt yapımının mucidi sayılır.
Kağıt ve kağıt hamurunun yapım sürecinde; kağıdın arkeolojik olarak ilk defa parçaları Çin'de bulunmuş ve bu parçaların MÖ 2'nci yüzyıla ait olduğu tespit edilmiştir.
Bu dönemde Çin Han hanedanlığında bulunan mahkemelerde görevli Cai Lun (Eski Mısır'da kullanılan papirüs'ten farklı olarak) kağıt ve kağıt yapımının mucidi sayılır.
Pembe diziler
Dünyanın en uzun süren pembe dizisi tam 72 yıl süren "Guiding Light" dizisi.ABD'nin CBS kanalına geçmeden 1937 yılında radyoda yayına başladı.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Dünyanın en uzun süren pembe dizisi tam 72 yıl süren "Guiding Light" dizisi.ABD'nin CBS kanalına geçmeden 1937 yılında radyoda yayına başladı.
Ponscreaworks - Creative Digital Solutions
Nüfus sayımı
Sistemli olmayan ilk nüfus sayımları, M.Ö. 2000 yıllarında Çin'de ve Mısır'da görüldü. Roma İmparatorluğu'nda sayım, biraz daha düzenli bir biçimde gerçekleştirildi.
Orada nüfus sayımının amacı, savaş halinde kimlerin silah altına çağrılacağını ve kimlerin vergi ödeyeceğini saptamaktı. Çağdaş anlamda ilk sistemli nüfus sayımı ise, 1749 tarihinde İsveç'te yapıldı. Türkiye'deki ilk nüfus sayımı ise 1927 yılında yapıldı.
Sistemli olmayan ilk nüfus sayımları, M.Ö. 2000 yıllarında Çin'de ve Mısır'da görüldü. Roma İmparatorluğu'nda sayım, biraz daha düzenli bir biçimde gerçekleştirildi.
Orada nüfus sayımının amacı, savaş halinde kimlerin silah altına çağrılacağını ve kimlerin vergi ödeyeceğini saptamaktı. Çağdaş anlamda ilk sistemli nüfus sayımı ise, 1749 tarihinde İsveç'te yapıldı. Türkiye'deki ilk nüfus sayımı ise 1927 yılında yapıldı.
İskambil kağıtları
14. yüzyıl Fransa'sında 4 sınıf vardı ve kupa, maça, karo ve sinek bu 4 sınıfı temsil etmekteydi. Kupa kalkana benzeyen şekli ile asil sınıfı ve kiliseyi, maça mızrağın ucunu çağrıştıran şekli ile orduyu, karo ticari deniz işletmelerinin eşkenar dörtken kiremitlerinden esinlenerek orta sınıfı, sinek ise yonca yaprağına benzeyen şekli ile köylüyü temsil ediyordu. Bugün briç, poker veya benzeri oyunlarda kupanın en değerli, sineğin ise en değersiz kart olmasının nedeni işte bu sınıflamadır.
Başka bilgilere göre ise kupa simgesi krallığı, maça simgesi kupa krallığındaki şövalyeleri, karo simgesi kupa krallığında bir şehri ve sinek simgesi de kupa krallığındaki köylüleri simgeler.
Başka bir söylenti de papazlar üzerinedir. Söylentiye göre papazlar tarihî kişileri simgeler.
Kupa Papaz Şarlman, Maça Papaz Kral Davud, Karo Papaz Julius Sezar, Sinek Papaz Büyük İskender'i simgelemektedir.
14. yüzyıl Fransa'sında 4 sınıf vardı ve kupa, maça, karo ve sinek bu 4 sınıfı temsil etmekteydi. Kupa kalkana benzeyen şekli ile asil sınıfı ve kiliseyi, maça mızrağın ucunu çağrıştıran şekli ile orduyu, karo ticari deniz işletmelerinin eşkenar dörtken kiremitlerinden esinlenerek orta sınıfı, sinek ise yonca yaprağına benzeyen şekli ile köylüyü temsil ediyordu. Bugün briç, poker veya benzeri oyunlarda kupanın en değerli, sineğin ise en değersiz kart olmasının nedeni işte bu sınıflamadır.
Başka bilgilere göre ise kupa simgesi krallığı, maça simgesi kupa krallığındaki şövalyeleri, karo simgesi kupa krallığında bir şehri ve sinek simgesi de kupa krallığındaki köylüleri simgeler.
Başka bir söylenti de papazlar üzerinedir. Söylentiye göre papazlar tarihî kişileri simgeler.
Kupa Papaz Şarlman, Maça Papaz Kral Davud, Karo Papaz Julius Sezar, Sinek Papaz Büyük İskender'i simgelemektedir.
Dünyanın ilk mimarı yapısı
İnsanlık ve dinler tarihi açısından önemli bir kavşak noktası olan Şanlıurfa'da, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgede açığa çıkarılan Göbekli Tepe'nin, dünyada bilinen ilk mimari yapı olduğu belirtiliyor.
Anadolu'nun tarihini yeniden yazan Göbekli Tepe'de, 12-13 bin yıl önce gizemli bir şekilde inşa edilen, T biçiminde anıtsal dikilitaşların yuvarlak bir yapı oluşturduğu tapınağı kimlerin yaptığı, neden inşa ettikleri, teknik olarak bu beceriye nasıl ulaştıkları gibi sorulara cevap aranıyor.
Uzmanlar bu bulgular ışığında, insanlık tarihi üzerine araştırma yapanların, yazdıklarını sil baştan ele alması gerektiğini vurguluyor.
İnsanlık ve dinler tarihi açısından önemli bir kavşak noktası olan Şanlıurfa'da, Fırat ve Dicle nehirleri arasında kalan bölgede açığa çıkarılan Göbekli Tepe'nin, dünyada bilinen ilk mimari yapı olduğu belirtiliyor.
Anadolu'nun tarihini yeniden yazan Göbekli Tepe'de, 12-13 bin yıl önce gizemli bir şekilde inşa edilen, T biçiminde anıtsal dikilitaşların yuvarlak bir yapı oluşturduğu tapınağı kimlerin yaptığı, neden inşa ettikleri, teknik olarak bu beceriye nasıl ulaştıkları gibi sorulara cevap aranıyor.
Uzmanlar bu bulgular ışığında, insanlık tarihi üzerine araştırma yapanların, yazdıklarını sil baştan ele alması gerektiğini vurguluyor.
Eski kitap
Matbaanın ilk kez kullanılması Uzakdoğu'da başlamıştır.
İlk matbaa, ağaç oyma tekniği kullanarak, M.S. 593'te Çin'de kurulmuş, ilk basılı gazete de M.S. 700'de Pekin'de çıkmıştır.
8. yüzyılda Japonya'da baskı yapıldığı, İmparatoriçe Shotoko'nun Budizm'in kutsal metinlerini Sanskrit dilinde Çin alfabesiyle bastırdığı bilinmektedir. Bilinen en eski eksiksiz basma kitap olan "Tianemmen ruloları" Çin'de 868'de basılmıştır.
İlk kez tek tek harfler dökerek baskı yapmayı da 1040 yıllarında Pi Sheng adında bir Çinlinin porselenden harfler kullanarak denediği söylenmişti.
Matbaanın ilk kez kullanılması Uzakdoğu'da başlamıştır.
İlk matbaa, ağaç oyma tekniği kullanarak, M.S. 593'te Çin'de kurulmuş, ilk basılı gazete de M.S. 700'de Pekin'de çıkmıştır.
8. yüzyılda Japonya'da baskı yapıldığı, İmparatoriçe Shotoko'nun Budizm'in kutsal metinlerini Sanskrit dilinde Çin alfabesiyle bastırdığı bilinmektedir. Bilinen en eski eksiksiz basma kitap olan "Tianemmen ruloları" Çin'de 868'de basılmıştır.
İlk kez tek tek harfler dökerek baskı yapmayı da 1040 yıllarında Pi Sheng adında bir Çinlinin porselenden harfler kullanarak denediği söylenmişti.
Atari
Herşey 1972'de Atari'nin yaratıcısı Nolan Bushnell'ın oyun alanı olarak televizyon seti veya Raster görüntüleme metodları kullanan elektronik oyunlar yaratma rüyasıyla başladı. Arkadaşları Ted Dabney ve Larry Bryan'ın yardımıyla, Nolan elektronikle olan eğlence parkı geçmişi ve tecrübesini kullanarak bizim sevgili Atarimizi bildiğimizi yarattı.
Herşey 1972'de Atari'nin yaratıcısı Nolan Bushnell'ın oyun alanı olarak televizyon seti veya Raster görüntüleme metodları kullanan elektronik oyunlar yaratma rüyasıyla başladı. Arkadaşları Ted Dabney ve Larry Bryan'ın yardımıyla, Nolan elektronikle olan eğlence parkı geçmişi ve tecrübesini kullanarak bizim sevgili Atarimizi bildiğimizi yarattı.
Perma
Permalı saçlar ilk olarak Kari Ludwig Nessler tarafından yapıldı. Nessler, 1872 yılında, Black Forrest'ta doğmuştu. Aynı yıl, Parisli modacı Marcel Grateau, saç modasına "Marcel dalgalan" denilen biçimi getirmişti. Yoksul bir ayakkabıcının oğlu olan Nessler, kuaför oldu. Pariste, Marcel dalgalarının nasıl yapılacağını öğrendi. 1901 yılında Londra'- ya döndüğünde, kendi geliştirdiği bir aygıtın yardımıyla hanımların saçlarına uzun ömürlü Marcel bukleleri yapmayı rahatlıkla beceriyordu.
Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla, Nessler ABD'ye göç etti. Büyük bir şans eseri, dönemin ünlü dans yıldızı Irene Castle, Nessler'e gelerek saçlarına perma yaptırdı (1915) ve o günden sonra tüm Amerika perma modasının çılgınlığıyla kıvrım kıvrım oldu.
Bluetooth
1994 senesinde Ericsson şirketi ceptelefonları ile aksesuarları arasında iletişim kurabilecek ucuz ve elektrik sarfiyatı düşük olan bir telsiz teknolojisi fikrini araştırmaya başladı. Amaç konforsuz, birbirine uyumsuz ve sık sık arızalanan kablolu bağlantıların yerini alacak telsiz bir teknoloji geliştirmekti.
Araştırmanın pozitif sonuçları ardından 1998 senesinde beş şirket (Ericsson, Nokia, IBM, Toshiba ve Intel) "Special Interest Group" (SIG)'u kurdu. Bu grup ilerleyen aylarda Bluetooth'un lisanslama kurallarını belirledi.
Bluetooth ismi 10. yüzyılda yaşamış Danimarka Viking kralı Harald Blatand'ın adından esinlenerek konulmuş bir isimdir ve Türkçe karşılığı mavi diş'tir. Bluetooth teknolojisinin geliştirilmesinde İskandinav şirketlerinin büyük emeği geçtiği için, zamanında Danimarka'yı ve Norveç'i birleştirip Hıristiyanlaştıran ve Danimarka kültürüne yeni bir standart getiren Blåtand'ın ismi kullanılmış.
1994 senesinde Ericsson şirketi ceptelefonları ile aksesuarları arasında iletişim kurabilecek ucuz ve elektrik sarfiyatı düşük olan bir telsiz teknolojisi fikrini araştırmaya başladı. Amaç konforsuz, birbirine uyumsuz ve sık sık arızalanan kablolu bağlantıların yerini alacak telsiz bir teknoloji geliştirmekti.
Araştırmanın pozitif sonuçları ardından 1998 senesinde beş şirket (Ericsson, Nokia, IBM, Toshiba ve Intel) "Special Interest Group" (SIG)'u kurdu. Bu grup ilerleyen aylarda Bluetooth'un lisanslama kurallarını belirledi.
Bluetooth ismi 10. yüzyılda yaşamış Danimarka Viking kralı Harald Blatand'ın adından esinlenerek konulmuş bir isimdir ve Türkçe karşılığı mavi diş'tir. Bluetooth teknolojisinin geliştirilmesinde İskandinav şirketlerinin büyük emeği geçtiği için, zamanında Danimarka'yı ve Norveç'i birleştirip Hıristiyanlaştıran ve Danimarka kültürüne yeni bir standart getiren Blåtand'ın ismi kullanılmış.
Kulaklık
İlk kulaklık 1919 yılında Amerikan Donanmasında kullanılmıştır.
Nathaniel Baldwin sesin kulaklıklardan dinlenebilmesi için ilk prototipleri geliştirdi.Daha sonraları telgraf sinyallerini duyabilmek için kullanıldı.Kulaklıklar düşük ve yüksek empedanslı olarak ayrılır.
Düşük empedanslı kulaklıklar 16-32 ohm direncindedir.(ohm simge Ω bir iletkenden geçen elektrik akımına karşı iletkenin gösterdiği direncin birimidir.)Yüksek empedanslı kulaklıklar ise 100-600 ohm direncindedir.
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)